1980-2000 arasında doğanlara Y kuşağı diyoruz. Yıllardır Y kuşağının özellikleriyle ilgili çeşitli kesimler araştırmaya dayalı tespitlerini yazıyor. Bu yazıda Y kuşağına iki kesim olarak görüyorum. Birinci kesim tüketici kimliği ile Y kuşağı, ikinci kesim çalışan, girişimci kimliği ile Y kuşağı. Her ikisi de işletme yöneticilerinin ve pazarlamacıların dikkate almaları gereken önemli gruplardır.
Tüketici olarak Y kuşağı deneyime dayalı satın alma davranışına çok önem veriyor. Sosyal ihtiyaçlara harcamayı çok seviyor ve buna çok önem veriyorlar. Satın almalarını önemli ölçüde mobil kanallarda gerçekleştiriyorlar ve bu da zamanla daha büyük pay alacak. İnternet ve mobil iletişim alanları gerek iletişim gerekse araştırma amaçlı yaygın şekilde kullanılan ortamlar söz konusu. Böylece daha bilgili, bilinçli bir tüketici kesimi var.
Bireysel, kişisel, custom made mesajlara çok önem veriyorlar. Onlara reklamdan çok kişiselleştirilmiş iletişim kanal ve mesajlarıyla ulaşılmanın önemi çok büyük etkendir. Kendilerine yanlış sunum yapıldığında, sosyal medya ile çok hızlı ve kolayca olumsuz deneyimlerini paylaşarak birbirilerini etkileyebiliyorlar. Bir diğer taraftan ise viral pazarlama ile.
İnsan değerlerine, insanlığa, topluma yönelik projeleri olan markaları öncelikle destekliyorlar. Eğlenceye dayalı pazarlama, onları etkileyebilecek uygulamalar. Pazarlama yapmanın ipuçları: Kişiselleştirilmiş mesajlar, elektronik ortamlar, mobil uygulamalar, karşılaştırmalı avantajlar, marka olarak duygusal bağlar, daha hızlı ve dikkatli müşteri şikayetleri yönetimi. Girişimci ve çalışan olarak Y kuşağı ise iş yapma biçimleri ile dikkat çekici özellikler taşıyorlar. Sosyal statü onlar için paradan daha değerli. Psikolojik yapıları daha hassas. Beklentilerini anlamak için daha çok zaman ve emek harcamak gerekiyor. Sosyal projelere daha duyarlı bir kesim. Bu alanda dikkatli olan markaları tercih ve tavsiye ediyorlar. Dolayısıyla, bu tür firmalar, Y kuşağı yöneticilerle ve genç girişimcilerle daha kolay iletişim kurabilirler.
Daha şimdiden işletmelerimizde çalışan olarak Y kuşağının sorunlarını yaşamaya başladık biz X kuşağı üyeler. Onların ne istediğini anlayamıyoruz. Ama işletmeye bağlı, fedakar, çalışkan olmalarını, üstlerinin onlara verdikleri “emirleri” yapmalarını istiyoruz. Tereddüt ettiklerinde ise hemen “daha ne deneyimin var ki!” diye kestirip atıyoruz. Beden dillerini okumuyoruz bile. Bizim “ast” iken yaptıklarımızı, saygı kavramının içindekileri onlardan göremeyince hemen ilişkiyi ve iletişimi koparıp atıyoruz. Onları anlamadan onlarla çalışmak zor.
Sevgili yönetici ve lider arkadaşlarım, yaşadıklarımızı toplumsal bir olay olarak değerleyip, iletişimimizi buna göre kurmak daha doğru olacak. Kaldı ki, çoğumuz, çocuklarımızda gözlemlediğimiz ve hoşgörü ile yaklaştığımız bu davranışları, düşünce tarzlarını aslında biliyoruz. Sadece temel bir çerçeveye oturttuğumuzda işimizi daha sağlıklı yapabileceğimizi düşünebiliriz.
Sonuç olarak, önümüzdeki yıllarda daha etkin olarak 3 kulvarda birden yapılanacak olan hem tüketici hem girişimci ve yönetici konumunda bulunacak Y kuşağı üyelerinin, bugünkü yöneticiler tarafından doğru analiz edilmesi ve yorumlanması gerekiyor. Pazarlama faaliyetlerimizi gerek iletişim kanalları gerekse mesajlar olarak değiştirmemiz; yönetici ve girişimci olarak onlarla iş yapmanın kurallarını da bugünden öğrenmemiz ve benimsememiz gerekiyor.