Skip to main content

35 yaş altı için yeni ekonomi kuralları geliştirmeliyiz.

Klasik ekonomi teorileri artık yetersiz, bitti bitecek. Beğenelim ya da beğenmeyelim ama şunu kabul etmek zorundayız. Dünyadaki tüketicinin profili ve davranış biçimi değişmeye başladı. Peki biz neredeyiz. Yaşımız kaç? 35 altı mı, ya da üstü? Şayet 35 yaş üstü iseniz, lütfen kızmadan içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel, ekonomik, hatta gelenek ve göreneklerimiz dahil olmak üzere kartların yeniden nasıl dağıtıldığını beraber gözlemlemeli ve artık kabul.

35 yaş ve üstü; Lütfen Sinirlenmeden birkaç kez de olsa okuyup, yalnızca değerlendirin. 35 yaş altı bakalım neler yapıyorlar.. Alışılmışın dışında reaksiyonlar veriyorlar. O yüzden onları algılamadan ekonominin seyrini ve gidişini anlamamız zor. Bu yeni tüketicilerin özellikleri ve yaşam felsefeleri nedir? Bir bağımlılıkları yok. Bu yüzden milliyetçilikten uzaklar. Dünya vatandaşı olmayı hedefliyorlar. Dinlere ve ideolojilere karşı soğuklar. Ama hayvan haklarına, çevreye, insan haklarına duyarlılar. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyorlar. Algıları çok açık, çok hızlı öğreniyorlar.

Sabah 9 akşam 5 tipi işlerde çalışmak istemiyorlar. Yaratıcı, yükselen trendi olan, uluslararası işlerle ilgileniyorlar. Konut alıp hayat boyu ev kredisi ödemek istemiyorlar. Air-bnb gibi ev kiralama sistemleri ile dünyanın her tarafında yaşayabiliyorlar. (Hatta Bu sistemin ilerde şehir otelciliğini bitireceği konuşuluyormuş bu arada. Çok daha makul fiyatlarda Paris’in göbeğinde bir evde kalabiliyorsunuz) Evlenip tek bir kişi ile ömür geçirmeye sıcak bakmıyorlar. Evlenirlerse de sürmüyor, bir kaç yılda boşanıyorlar. Çocuk sahibi olmaya da sıcak bakmıyorlar.

Daha ileri yaşlarda, belki bir çocuk. Lüks araba alıp borç ödemek istemiyorlar. Bu sistem hantal geliyor onlara. Duruma göre bisiklet, motosiklet, taksi ve metroyu tercih ediyorlar. Haute Coutere denilen lüks giyime de bakış açıları farklı. İmkanları olsa bile bu markalara büyük paralar harcamak istemiyorlar. Onun yerine şık, spor, rahat kıyafetleri seçiyorlar.

Sloganları: “Ulaşılabilir Lüks”

(Geçenlerde haber olmuştu. Üst sınıf markası Balmain, H&M için uygun fiyatlı koleksiyon hazırladı. Çünkü pahalı ürün satan markaların satışlarında düşüş varmış ve daha geniş kesimlere mal satmak istiyorlarmış. Muhtemelen yok olma tehdidi ile karşı karşıyalar.) Teknolojiye ve iletişime sınırsız para harcayabiliyorlar, çünkü bu onlar için özgürlük demek.

Konuta, arabaya, lüks giyime para harcamak yerine eğlenceye, yeme-içmeye ve seyahate para harcıyorlar. Birkaç yıl çok çalışırlarsa sonraki bir iki yılı dünyayı gezmek için ayırmayı hedefliyorlar. Emekli olarak ve konut alarak güvence sağlamakla ilgilenmiyorlar. Bunun yerine yükselen trendi olan işlerde yaratıcı buluşlar ve işler yaparak hayatları boyunca yetecek paraları kazanmayı hedefliyorlar. Anı yaşıyorlar. Tasarruf yapmıyorlar. Yani kısacası hayatlarını ev, araba, okul taksitlerine gömmeyi istemiyorlar.

Dolayısıyla genel ekonomi kuramlarında geçen “şu koşullar gerçekleşirse tasarrufa ya da tüketime yönelme olur” gibi teoriler işlememeye başlıyor. Çünkü tüketici profili değişiyor. Klasik tüketim düşüyor. Yukarda bahsedilen profil, Gezi olaylarında ortaya çıkan ve hepimize “bunlar da kim” sorusunu sorduran gençlerin profili aslında. Ve İran’ı da şu anda değişime zorlayan içerdeki bu kesim. Kısacası daha fazla özgürlük talep ediyorlar.

Buda 35 yaş altının klasik ekonomi kurallarını değiştirmeye yetiyor. Uluslararası Ticaret Semineri organizasyonundan notlar. Sunumu yapanlardan biri de Ludovic Subran, Euler Hermes’in baş ekonomisti.

Selahattin Yılmaz

Amacım siz değerli ziyaretçilerime bilgi birikimlerimi aktarmak ve yaptığım çalışmalar hakkında taze bilgiler vermek ve sonucunda düşüncelerinize ilham olabilmektir.

Bir yanıt yaz