Skip to main content

4X4’lük Virüs Ekonomisinin Gelişimi!

Bugün ise 04.04.2020, aradan yaklaşık 6 ila 7 hafta geçti. Globalde karmaşa, alınan eksik, bazen fazla konservatif, yerinde kararlar ile başta ülkemiz ve artık dünyada bulunan tüm ülkelere sıçramış bir virüsü her gün konuşmaya devam ediyoruz. Hadi biraz farklı bakıp, geleceği naçizane ekonomik veriler üzerinden okumaya çalışalım. Elbette yorumlarınız ülkemiz için geçerli olup; her ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye dahi değişkenlik sağlayacağında peşinen hemen belirtmiş olayım.

26 Şubat tarihli Virüs ekonomisi oluştu makalemden aşağıdaki; ( Tespitler )
Gelişmeler yakın zamanda üretici ve nihayetinde tüketiciler için fiyat artışlarına neden olacağını şimdiden göstermektedir.

Orta ve büyük ölçekli üretim yapan firmaların her an dünya devleri ile birleşmeler ve evlilikler için teklifler kapımızı her an için kuvvetli muhtemel çalacaklardır.

Ürün artık gerçek değerini hatta üstünde bir değer ile satışa sunulacak. Elbette ürün bulabilirsek diye atıflarda bulunmuştum.

Şöyle başlayalım mı? 6 ila 7 hafta içerisinde yapılanlar, konuşulanlar, alınmış kararı doğru bulanlar, tamamen karşıtı, hatta gece programlarında 3, 5 ya da 7 değişik Profesörlere konular hakkında söz hakkı verip yorumlar yaptıran programlar… Neymiş halkımızın bilinçlenmesi içinmiş. Kaos ortamları, yeni yıldızları doğurur misali, Nobel için yarışacak varsa buyursun onuda listeye memnuniyet ile katalım.

Bir dakika arkadaşlar; Profesörler akademisyenler nereden neyi bilsinler, ne zaman literatürde böyle bir vakanın gerçekleşmesinde yapılacaklar listesi, kurallar, uygulamalar vb bunun gibi konular size, bize ne zaman öğretildi. Kim neye göre açıklama yapıyor? Ekranda olmak elbette güzel ancak, ‘’bilmiyorum’’ kelimesini ne zaman telaffuz etmeyi öğreneceğiz… Sizler en iyisi kendi dünyanızdaki tespitlere devam edin bir diğer akademisyen meslektaşınızın görüşlerine katılmayın. Bakınız ortada bir bilim kurulu var, söyleyeceklerinizi gidip kurula raporlayın, anlatın, tavsiye edin ki; iletişimin kalitesinde artarak değerli katkılarınız elbette böylece hem bizler ve gelecekteki nesiller tarafından mutlaka hatırlansınlar. Belki bir gün gelecekte ben söyle demiştim zaten demenin zamanı değil. Değerli hocalarımdan rica ediyorum. Konuşma zamanı değil, iş zamanı.
Dikkatimi olağan üstü şekilde bir detay yakaladım. Önce bir baba olarak, sonra hekim olarak, aramızdan biriymiş gibi tek tek sorulara bıkmadan cevap veren, takdire şayan olan ‘’ siyaset üstü, devlet için insanlık için’’ çaba sarf ederek ve her gün bizlere açıklamalarını bizzat kendisi yapan Sayın Bakanım Koca. Bu olağan üstü ve dünyanın habersiz olduğu bir durumda aldığınız kararlar, eksiğiniz, doğrunuz ile ayakta alkışlamak isterim.
Peki ala gelecek fiil zamanları ile yorum yapmaktansa biz şimdi geçmiş 2 ayı, bugünü ve kuvvetli muhtemel yaşananlardan ötürü karşılaşacağımız ekonomik senaryolardan bahsedelim. Şahsım akademisyen, doktor, bilim adamı olmadığım üzere en azından benim ilgi alanım hakkında görüş ve önerilerimi paylaşmak isterim. Neye göre; geçmiş verilere göre.

Ocak, 2020 ortası salgın başladı- Bugün Nisanın başındayız ve umuyoruz çok uzak olmayan bir tarihte bir gün corona bitiyor diye haberlerde duyduğumuz gün. Belkide, Koreliler, Almanlar yada Cerrahpaşadaki kıymetli hocalarım, Türk bilim adamı bulacak ümidi ile bekliyoruz. Bulan kişi ya da kurumu derhal ahlaksız teklif ile ilk Amerikalılar satın alacaklar önce benim vatandaşım diyerek yani önce can sonra canan diyecek. Maske için kim ne ödüyorsa ben 3 mislisini ödeyeceğim, bana getirin diyebilen bir insanlık var. Sanırım ilk ilacı bulunduktan sonra ilk 20 ülkeden biri olarak bizde sıramızı bekleyeceğimiz zaman. Elbette herkes yerini ve sırasını bekleyecek. Uygulamaya geçeceği zamana ek olarak ülkemizin ve insanlığın yavaş yavaş normale dönüyoruz dediğimiz gün tarihe kadar bekleme süresi + 14 gün. Nisan sonu, Mayıs, Haziran daha fazlası Rabbim korusun. Bu salgın elbet bir gün bitecek.

Kendi namıma, benim bilgi, birikim, hayat görüşüme, sanayiciliğime, tüccarlığıma, networküme inanan sosyal çevreden arkadaşlarım, müşterilerim naçizane beni arayıp direk sordukları soru şöyle.

– Bey, abi, üstat diye soruya başlarlar.. Ne üstadı sakın, benim ne haddime.
– Bu iş böyle ne olacak? Nereye kadar devam edecek, ne kadar beklemede kalalım? Ticareti durduralım mı?

Söylentilere göre haziranı bulur doğru mu ? Afrika bölgesi sıcak diye orada hemen bitmiş vs vs.. diye sorular sorar ve cevap isterler.

Hani yukarıda giriş bölümünde eleştirdiğim saygıdeğer akademisyenler Profesörler vardı yaa. Bir program hazırlasak herhangi bir kanalda; kesinlikle yukarıdaki sorulara cevap vereceklerdir. Aynen al sana aynı senaryo. Peki ala ben ne cevap veriyorum. Tabii elbette söyleyemiyorum ama… Ben nereden bileyim canım arkadaşım, dostum, değerli müşterim. Pozitif Terapi.

Peki biz bu arada ne yapıyoruz. Buyurun çözüm üretmeye çalışalım… Daha önce insanlık tarihinde karşılaşılmamış olan bitenler ile yapmamız gereken verileri yan yana koyarak iyi kötü elimizde durumun bir MR’ını çekip en fazla bireysel olarak ben matematiksel, finans, sanayii, ekonomiden bahsedebilirim. En azından az da olsa artık geçmiş veri var elimizde. Şayet işler kötüye giderse vb ..Bu arada bu yalnızca benim fikir yürütmekten başka bir konu değildir.

Hükümetimizin ekonomi kurmayları ve Sayın Cumhurbaşkanı birçok eleştiriye maruz kaldığını göre göre başta muhalefetin ve diğer kesimlerden sokağa çıkma yasağını talep ettikleri şu günlerde siyasi risk almak uğruna dahi; aynen büyük ve akıllı devletlerin yaptıkları üzere ekonomiyi tamamen durdurmayarak bence en doğrusunu yaptı. Aması elbette var… Şirketler böyle durumda aşağıdaki yazacaklarımı tek başına üstünden gelmesi neredeyse imkânsız. Destek paketleri, beklentiler elbette çok ama yetersiz, sonu yok ki..

Global’deki ekonomik resesyon üzerine bir de Corona ile birlikte ekonomi iyice yavaşladı ile durma noktası arasına geldi. Bizim ülkemizin ekonomimizin büyük bir kısmı üretim ve ihracata bağlıyız. Lojistik durma noktasına geldi, çalışmıyor. İhracat Şubat ayında yavaşladı Mart ayında sert düşüş, peki Nisan- Mayıs Haziran ? Peki ala bu durumda bizleri Ticaret ve ekonomi süreçlerinde nereye gideceğiz. Toplumun değişik kitlelerini kapsaması için örneklemeleri veriyorum, Sanayici yada hesabını kitabını bilen bir tüccar için, Bilançolarda mecburi tutmamız gereken yedek akçeler vardır; Emekli olmak üzere çalışmak zorunda olan Bay AA başta olmak üzere Bayan BB teyzemize ait evindeki yastık altından neler çıkacağını bilmediğimiz, banka kasanın içinde bulundurduğumuz varlıklarımıza göre işletmemiz yada evimizi bugünkü şartlar altında, ne kadar süre dayanabiliriz. Maksimum ilk 3 ay yeter yetmez, kim bilir ama virüs öncesi ve geçmiş aylardaki ekonomik verilerinde gözlemlediğimiz zaman bu 3 aylık zaman içinde yedek akçelerimizi bir çoğumuz tüketmiş oluruz.
Beni arayan arkadaş, eş dost vardı ya ne yapacağız ne edeceğiz diye şimdi not almaya başlasın. Kendi cevaplarını kendileri verecekler.

Soru 1: İşletmeni neredeyse satış yapmadan, işçi çıkarmadan genel zorunlu giderler dahil olmak üzere ne kadar zaman finansal açıdan tolere edebilirsin?
Cevap sizde. Diyelim ki birinci sorunun cevabını aldık ve devam ediyoruz.

Soru 2: Tekrar iş başı yaptığımızda ne satacağız. – Elimizdeki emtiaları satacağız. Tahsilat aracı olarak ne kullanacağız? – Gönül ister nakit değil mi… Soru 1’e geri dönün lütfen; elimizdeki nakit’i ne yapmıştık?

Soru 3: Ocaktan bu yana çalışıyoruz, kendi sanayii sektörüm otomotiv olduğu için yazıyorum imalat durursa yukarıdaki soruya dönmüş oluruz!! Durduk mu, hayır. Demek oluyor ki, üretime devam ettik.

Soru 4: Ürettiğin ürünlerin alıcısı hazır mıydı, kısmen evet diğer bir bölümü stok yapmak üzere; bu durum 3 ay için geçerli değildir bundan sonrası için konuşalım. Nisan başındayız ve örneğin Haziran’a kadar ne üreteceğiz. Üreteceğimiz ürünlerin karşılığı var mı? Peki durmadık ve üretiyoruz.

Stok için sarılacak diye hayal ettiğimiz ürünleri, Kim alacak ? Alan kişi hala yerinde mi? O senin gibi dayanabildi mi? Ürettiklerinin ve stok yaptığın ürünlerin maksimum %25’ini satışa sundun, müşterinin geri taleplerini nasıl karşılayacaksın. Talep geldi ve satışı gerçekleşirdin tahsilatı nasıl geri toparlayacaksın. Nakit akışın ne oldu yalnızca bugün için değil, Ocak ortasından Haziran’a kadarkini kontrol ediniz? Eldeki nakit ve yedek akçelerde bitti, peki bankalar? Ödememiz gereken zorunlu başta işçilik, sigorta, KDV, muhtasar, enerji, geliyor. Faturaların ilk sıralaması ile enerji ve bankalar olmak üzere herkesin sorununa kendilerinde ortak oluyorlar. ”Ödeyecek nakit durumu ? Adliyelerdeki icra dosyaları ile mahkemeler iş görmez hale gelirler. Avukatlık sektörü ve yan sektörlerinin işi başlamış olacaktır.

Cash Flow’unun ucunu kaybettiysen senin mahremin kalmaz. Nereden bulacağız nakit akışını düzeltecek kaynağı. Mr. Nakit, neredesin? Üretmeye devam. Piyasalar zaten durmuştu, senden ürün isteyecekler ve vadeli; senin ürettiğin ürünler stok için birçoğu üretilmişti; sonuç stoğunda olmayan bir ürün için imalat yapman gerekecek. Peki ala elinde ham madde, yarı mamul ya da yardımcı ürünler ne durumda… Sürpriz…. Hepsi ürüne dönüşüp stoka girmiş bekliyor. Üretim yaptık ya. Yeni sipariş için hammadde tedarikine gitmen gerekecek, kasanda nakit kalmadı, ancak işçiliğe yeter, peki elinde sınırlı vadeli çekler var. Şimdi ne yapıyoruz… Booom.. Buna rağmen ham maddeyi karşılayacak kaynak hala var ise, yeni satın alacağın hammaddenin fiyatını biliyor musunuz? 5,75’lerden 6,73’e ulaşmış %17 lik yalnızca kur farkı. Birdenbire %30-35 zamlanmış fiyat sürprizi ile karşılaşıyoruz. Üretici yani tedarikçin oda aynen senin gibi yapmıştı; maliyetlerini hesaplayıp yeni ürünün maliyetlerine ekledi. Bu arada bizim müşteri hala beklemede. Ne kadar bekleyecek?

Virüs ekonomisindeki yazımda ‘’orta ve büyük ölçekli üretim yapan firmaların her an dünya devleri ile birleşmeler ve evlilikler için teklifler kapımızı her an için kuvvetli muhtemel çalacaklardır’’ Evet tekrar ediyorum. Yabancı rakip gelir lokal firmayı satın alır ve piyasayı ele geçirir. Bu bazıları için tehlike, bazıları için fırsattır. Üzülerek söylemeliyim ama fırsat olarak gören meslektaşlarıma; Piyasa değeri, marka değeri, makine ekipman, vs…100 TL’lik tesisiniz arsa fiyatına satarak fayda edebilirsiniz. Sinirlendiriyor değil mi? Sen vermezsen senin piyasadaki rakibi zaten biliyor ve tanıyorlar. Düne kadar kalite rakibin olan firmayı EU ya da bir global şirket satın alıyor ve senle aynı pazarda. Ne güzel… Tehlike.

Ne yapmalı:
Zaten yavaşlamış ekonomiye göre şerbet mi versek? Evet üretim dereceli olarak zaten düşmeye devam ederken, yalnızca talebi karşılayacak kadar 3 ay sonrasında %35 zamlı fiyatlardan şimdiden talep kadar satış yaparak… Aynen THY’nın yaptığı gibi… Fiyatlar artış yönünde iken, Boşalan depolar öyle kolay bir daha dolmaz.

Nereden çıktı bu tez derken.
Değerli arkadaşlarım üretim yapsak da lojistik, ihracat, tüketim, piyasalarda refleks yok, kur farkları şimdiden geleceği zaten anlatıyor. Gıda ve zorunlu ihtiyaçlarınız haricindeki sektörler rölantide, ya da duracaklar. Bekledik, bekliyoruz ve beklemeye devam edeceğiz. Daha önce böyle bir süreçten geçmedik. Risk analizlerini yapalım.

Hammaddeni harcama, stoğunda kalsın ve %35 zamsız fiyatlar ile beklesin. Zamanı gelince yeniden derlenmiş fiyatları ile kullanmış olursun. Yoksa elindeki ham maddeyi ürüne çevirip final destinasyonu neresi olduğunu bilmediği için üret ve stok ve sevkiyat depolarında beklesin.

İşçine, yöneticine, çalışanına sahip çık;
Mavi ya da beyaz yaka fark etmez biz insanız ve problem yalnızca bizim problemimiz değil; dünya insanlığı tehdit altında.

Sihirli kelime: Yalnızca mutfak masrafın kadar ödeme yap. Evet çalışanın ile şeffaf olarak belirlenecek rakam. Elbette alacağı bakidir tabii sağ kalırsak.

Kiralar ertelenecek, devlet garantör olarak ev sahiplerine ödeme garantisini verecek desteği sağlayacaktır. Devletimiz hal hazırda icra dosyaları durdururken, ödenecek çeklerde kolaylıklar vb destekleri zaten açıkladı.

Kira garantisini veremeyecek.

Gerektiği zamanda üretime kaldığımız yerden devam ederek başla.

Ya da Sokağa çıkma yasağı ile durup sürecin geçmesini mi beklemeli?

Hükümetimizin ekonomi kurmayları ve Sayın Cumhurbaşkanı birçok eleştiriye maruz kaldığını göre göre herkesin sokağa çıkma yasağını talep ettikleri şu günlerde; ekonomiyi tamamen durdurmayarak bence en doğrusunu yaptı. Aması elbette var… Gelelim nedenine. Bugün ya da 1 hafta sonra sokağa çıkma yasağı getirildi. Al başına belayı.. Şimdiye kadar neden bekledik, neden şimdi ölen 500 kişinin vebalı kimin vs bunları duyacağımız hayatın gerekli akışıdır.

Mücbir sebep gösterelim ama kime?
Biz bu döneme kötü bir zamanda yakalandık. Piyasanın ihtiyacı olan nakit rezervlerimiz yok yada bizim değil. Evet o zaman şöyle bir karar alacağız. Ekonominin hassaslaştığı son birkaç senedir gösterdiğimiz İstikrar ve duruşu unutup, nasılsa mücbir sebep yaşandığı üzere, bizleri 3 ila 5 sene geriye atacak dahi olsa gözümüzü yumacak ve içinden geçtiğimiz şu günlerde sokakta asker, polis haricinde kimseleri göremeyeceğiz, evlerimize kapanacağız ve yalnızca hazine çalışıp karşılıksız para basacak.

Elbette sokağa atmak için değil, onun da bir kuralı var; piyasalara para vermek demek kişinin işsiz kaldıktan sonra aç kalanlara para vermek çözümü değil, aksine tam intihar olacaktır.

Bakınız başımıza şimdiden 3 ay sonrası için faturaları hep birlikte değerlendirelim.
Çok basit hala tarlaya traktör girmedi, bahar geldi yaz için sebze ve meyveleri şimdiden asgaride geçen sene fiyatlarının 2 ila 3 misli fiyatlardan satın alacağımız aşikâr, şimdiden hayırlı olsun. Kilosu 25 – 30 TL’ye standart bizim sivri biber alınır mı. Ya da karpuz şayet şu dönemlerde ekiliyor ise, Kg 10 TL’den karpuz alacak gibi bir durumu tahmin edebiliyor musunuz? İran’dan gelebilecek karpuz geliyor aklımıza, yine onlarda da aynı problem. Arkadaşlar, Şubat ile Nisan-Mayıs-Haziran’a kadar tarım çalışmadı ise; o kadarlık gerçekleştirilemeyen tarım faaliyetleri için fiyat artışları geçerlidir.

Ekonominin insan davranışları, talepleri, kararları ile ne kadar alakadar ve değişiklikler gösterdiğini biliyoruz. Sanırım Yeni Zellenda enflasyonu %2 oranında globalde belirleyen ilk ülke olmuş. Neden? Öyle demiş ve kabul olmuş. İlginçtir bugün için 4 milyonluk bir ülkeden bahsediyorum. Standart için %2 enflasyon ile yaşayan bir toplum ideal ölçülerde yaşamak için tesis edilmiş. Bugün ise hala aynı seviyededir%2 enflasyon %2 büyüme. Yani, yeni nesil ekonomi bize şunu teyit ettiriyor. Ekonominin gerçek patronları sen, çekirdek ailen, geniş ailen, yaşadığın şehir, bölge, ülke, vs diye devam eder… Şöyle ki hangisini tercih edeceğiz sorusunun hiçbir şekilde doğruluğunu ispat edemeyiz. Çünkü gelecek aylardaki davranışlarımız her şeyi her an değiştirebilir, bir anda Corona’nın değiştirdiği gibi.

Daha evvelki değişik yazılarımda bahsetmiştim;
Dünyadaki en büyük ekonomisini hatta ilk 5’i ya da siyasi ve askeri süper güçler dahil olmak üzere, hepsine meydan okuyan bir güç var ve ben buradayım diyerek zaten meydan okuyor. Dünyaya, insanlığa meydan okuyan yeni güç karşısında ekonomi parametrelerinin hiçbiri artık eskisi gibi adlandırılamaz. Korona, Virüs ekonomisi ile artık şimdiden başlayan değişimi hep beraber öğreneceğiz. Sonuç, iki değişik görüşü kıyasladık, alternatiflerden bir tanesi size yakın gelmiş olabilir. Şayet hala düşünen var ise, bizler hala düşüne duralım ama sonuç şöyle diyor;

Patron Corona bilir. Bu yüzden bizler hep her şeyi bilmek zorunda değiliz.

Selahattin Yılmaz

Amacım siz değerli ziyaretçilerime bilgi birikimlerimi aktarmak ve yaptığım çalışmalar hakkında taze bilgiler vermek ve sonucunda düşüncelerinize ilham olabilmektir.

Bir yanıt yaz